Posts

Showing posts from September, 2020

Yağmurum Hep Deniz'e Düştü

30 saniye ağlamak yetmedi mi? 30 yıl daha devam edecek mi? Geldim mi kendime, gelecek miyim, gelebilecek miyim? Tam buldum derken bir daha kaybedecek miyim? Fare dağa aşık mı olmuştu küsmüş muydu  o? Her halükarda dağın haberi olmamıştı değil mi? Bir rüya dağıttı yine beni. Ne demiştim seni ilk gördüğümde: Elinde tesbih Anadolunun bağrından kopup gelmiş bakın bir şuna hele... Sonra aşık oldum elinde tesbih sallaya sallaya yanımdan geçen, gömleğinin yakası yarıya kadar açık o Anadolu gencine. Batağına düştüğüm aşk çukurundan kurtulmak için kaçtıysam da  işe yaramadı. Kaçtım ama fersah fersah Uçtum saat saat  başka memleketlere. Ondan kurtulmak içindi ha? Kalbimde götürdüm gittiğim her diyara Neydi ki caresi unutmanın? Hap üstüne hap aldım İçtim, bin tane sevgili değiştirdim Mevsimim değişmedi Yağmurum hep Deniz'e düştü benim. Ben delin oldum senin Sen sonum oldun benim. Ah gözyaşım Deniz olan yarim Bu kalp senden başkasını sevdi mi sevecek mi? Yandım, yanıyorum kaç yıl yet...

Gelme Deniz -Şiir-

Sen koca Denizdin, Ben yüzme bilmeyen acemi Boğuştuğum dalgaların yuttu beni. Ne senden iz kaldı geriye Ne içinde hapsolduğum benden. Deniz ben ilmik ilmik işlendim  sana. Önce içine çekip yuttun sonra tükürdün Şimdi de sağır mı oldun bana? Dalgaların fısıldamaz kulağıma. Başka kıyılara gittim diye mi? Sen beni savurup kıyıya vurduktan sonra ben her koyda seni aradım Her koyda senden damla buldum Her koyda senden içtim Her koyda sana içtim. Gittin mi? Bitti mi? O zaman gelme bir daha rüyama Gelme ne olur gelme Burnuma çalınan yosun kokun haram  bana, Gözlerim kör maviliğine. Serinliğini getirmesin rüzgar Dalgan deymesin yüzüme. Gelme Deniz... Alıp gittin ya ab-ı hayat suyunu bir daha gelme Vurmasın suyun kıyılarıma...

Senin Dalgalarınla Baş Etmeyi Beceremedim Deniz -Şiir-

Kıyısında dolaştığım o Deniz Beni içine çekip boğdu. Boğulmayı göze alan bendim Yüzemeyeceğimi bile bile daldığım derinliklerinde. Onun suçu muydu? Bu kulaç atma macerasını ben hafife almıştım. Senin dalgalarınla baş edemedim Yüreğim suyunla doldu. Tuzlu suyunla çatlamış dudaklarım bana sitem ediyor Hala ister misin o acı merhaleyi diye. İsterim, hem de öyle bir isterim ki Bin canım olsa binini de ona feda ederim. Deniz, kıyısında dolastığım  Deniz Uğruna balıklara yem olduğum Deniz Tuzuyla içimi yakıp eriten Deniz Bir yanım hala sitemlerde bir yanım aşkınla köz halinde.

Herkes Gibi Olmak İstemiyorum -Şiir-

Günde üç öğün aşık oluyorum ayak uçlarımdan saç tellerime kadar, Uyandığımda güneşe gülümsüyorum, Uyurken ayla vedalaşıyorum, Sebepsiz gülümsüyorum, kahkaha da atıyorum, Hayatımda insan olmasada olur Kitap karakterleriyle yaşıyorum. Yeni bir şarkı duyduğumda gün boyu dinliyorum, Bazen günde üç kişiyle sevişiyorum, Saatlerce yürüyorum tuzum terimle akana kadar, Bazen içip ağlıyorum Bazen de içip içip gülüyorum, Saatlerce hiçbir şey yapmadan tek bir noktaya bakıyorum, Çoğunlukla deli gibi çalışıyor, büyük büyük ilerliyorum, Yalan söyleyip mutlu ediyorum, Hadi bana yalan söyleyip sevindirinde diyorum, Sevilmeyi saymıyorum beni tatmin etmiyor Ama seviyorum tadını çıkara çıkara Çığlıklarım bana eşlik ediyor Zevkten çıldırıyorum aşkı yaşarken, Takıntılarım bana katılıyor Obsesif obsesif dolanıyorum içimdeki benlerle, Bu acayip benle, kendimle öyle mutluyum ki gelip içime karışır normalleştirirsin diye korkuyorum Herkes gibi olmak istemiyorum..

Azizim

Söyle azizim, senin canın geçti mi bu diyardan geçer, ne sen kalırsın ne ben ne de üç harfli hece... Çok düşündün, çığlıklar attı yüreğin aziz şimdi sussun Aşık olmak istiyorum Şiir  yazma teşebbüsünde de bulunurum  haddim olmayarak Girişi yaparım Hadi bana yazmam için vesile ol Bildiğim ama bana unutturulan tüm duyguları yükle yüreğime Sana mısralar sıralayayım Sen yazma bana yazdır İlmik ilmik işleyeyim seni kağıda Yudum yudum tatmaya başladığım bu su ab-ı hayat değil aşkının şerbeti olsun.

Daha Önce Benim Gibi...

Daha önce biri senin için şiir yazmış mıdır bilmem. Hiçbir karşılık beklemeden sevmiş midir? Sırf senin için senden vazgeçmiş midir? Bir nefes uzağında dokunmak için ölürken aklını daha fazla bulandırmamak için kenetlemiş midir dişlerini? Aşk acısından kıvranırken sana hiçbir şey belli etmemek için sıkmış mıdır yumruklarını? Kendini tamamen unutarak dünyanın sadece senin için güzelleşmesini dilemiş midir? Senin dertlerinle senden çok dertlenmiş midir? Bütün tabuları yıkıp, kimseye tanımadığı ayrıcalığı tanıyıp, ne yaparsan yap, ne dersen de, karşında sağır, dilsiz, kör olmuş mudur? Sensiz bir dünyanın varlığını hayal edemeyip, senden başkasına dokunmak değil, göz göze dahi gelemeyeceğinin idrakine varmış mıdır? Sen boğazında düğüm olup, o düğüm gibi, kördüğüm gibi sevmiş midir seni? Ve her birinden ayrı ayrı zevk almış, mest olmuş, kendinden geçmiş midir?

Kanat Takar Mutluluk -Şiir-

Sana tutulmalı insan, Yeniden doğumunu izlemek için sana gebe kalmalı, Yeni bir günün, güneşin aydınlığı için senin yansımana bakmalı, Yarım olduğunu hissettiğinde içine seni katlamalı, Tamamlanmalı bu kadın seninle, Aşka aşık gözleri buluşmalı gözlerinle, Gerçek bir adam olduğunu hissettiği her zerresinde seni damlatmalı damarları kan diye, Seni kurduğu hayallerini yaşamalı yeryüzünde. Kale gibi sar etrafını duvarların evi olup ısıtsın yüreğini Seninle yazsın tarihini Seninle güzelleşsin bedeni Aşkınla beslensin özgür ruhu Kanat takar uçurur mutluluğu...

Ne Yapıyorsun Sen Bana -Şiir-

Kalbim nasıl böyle aşık gibi çarpabiliyor Ne yapıyorsun sen bana Bir sözünle dahi beni tutsak etmek mi istiyorsun Ne zaman aldın iplerimi eline Madem aldın dola kendine. Sıcak teninle bütünleşmek istiyorum Konuş, susma nefesin vursun yüzüme Dudaklarınla serinlet beni Gül, gülümset, gamzelerinde boğ Duyamadığım sesinle fısılda kulağıma Tanımadığım kokunu dayat burnuma Ne zaman sen olacağım Ne zaman sana karışacağım Ben benlikten çıktım sana koşuyorum Ne zaman kavuşacağım...

Ben Gurursuz Bir Kadınım -Şiir-

Ben gurursuz bir kadınım. Ben aşık ve gurursuz bir kadınım. Kovuldum gitmedim, gidemedim Bir dilenci gibi sevgini dilendim Tek istediğim kalbindi Her kovuşun öyle derinden deldi yüreğimi. Ben aşka aşık, hasta, tutkulu, takıntılı, aşık olduğu adam için ölecek bir kadınım. Kaybedince dengesizleşen, kolay unutamayan, silip atamayan zavallı bir kadınım. Evet ben bir kadınım. Aşkını en derinlerde yaşayan, Aşkı düşünmeden geçirdiği bir saniyesi olmayan, Ona tapan, Aşkı gözyaşlarıyla yıkayan, Tüm hayatı aşkından ibaret  olan, Çok sevdiği için ölesiye mutsuz bir kadınım. Sadece sevgisini değil istese canını feda edecek, Kendinin bir kıymeti yok belki ama Aşkının da kıymeti bilinmeyen bir kadınım. Sevdiğinin her sözü kızgın kılıç olup yaraları dağlanan bir kadınım. Ben aşık ve gurursuz bir kadınım.

Kalbimin Cenazesi Kalkıyor Bugün -Şiir-

Ezilip geçilen kuru yapraklardan eyledin beni. Eydirdin başımı toprağa, düştüm, kurudum ayaklar altında Parçalandım, soldum, güneşte kavruldum Sonra bir rüzgar esti savruldum. Öldüm. Kalbimin cenazesi kalkıyor bugün. Topladım bütün seni attım tabuta O kalpte ne ola ki senden başka. Işte gidiyoruz çıktık bir yolculuğa. Gene seversin diyor tabutuma el verenler. Bilmez misiniz ey kalbimin cenaze namazını kılan gafiller Ölü bir kalp bir daha nasıl sever..

Fatih-i Diyarım -Şiir-

Uzun uzun kirpikleriyle yüreğimi dağlayan Gülümsemesiyle yeryüzü karanlığına ışıklar yayan Dudakları arasından ballar akan Benim yalnızlığımı varlığıyla alan Olmazsa olamam dediğim canı canım Gazeline nazire söylediğim dermanım Yüreği güzelim Kalbi kıymetlim Hasreti dağlayanım Yokluğu ağlatanım Feth-i evrenim Fatihi diyarım Edebiyat pazarındaki hazanım Sensiz geçen her saniye benim perişanlığım...

Senden Nefret Ediyorum

Senden nefret ediyorum. Aldığım her nefeste senden nefret ediyorum. Gözlerimi her açıp kapatışımda senden nefret ediyorum. Her geçen saniye senden biraz daha nefret ediyorum.  Beni istediğim gibi sevmediğin, Tutmasını bilmediğin, hiçbir zamanda öğrenemediğin için senden nefret ediyorum. Seni terketmem için yaptığın onca şeyden dolayı senden nefret ediyorum. Başkasını sevmeye çalışırken gözümün önüne gelen yüzünden ötürü senden nefret ediyorum. Silmeyi unuttuğum, uykulu gözlerinle çekip gönderdiğin birden bire karşıma çıkan o resmin yüzünden senden nefret ediyorum. Masallarda ki kadar mükemmel biriyle tanışmış olsamda, seni hala unutamadığım için senden nefret ediyorum. Keşke sende onun gibi olsaydın diye düşündüğüm her kişi için senden daha çok  nefret ediyorum. Hala için için adını sayıkladığım, Kalbimin o durduramadığım sen istediği için senden nefret ediyorum. Seni hala sevdiğim için senden ölesiye nefret ediyorum.

Özlemedim -Şiir-

Beni, bana değersiz hissettirişlerini, Anlamayı bırak dinlemeyişlerini, Benden çok başkalarıyla ilgilenişlerini, Söylediğin yalanları, Sana serbest olan şeylerin bana yasaklanışlarını, Seninleyken dünyanın en yalnız insanı gibi hissettirişlerini, Sıkıntılarımı paylaşmayışını özlemedim. Döktürdüğün gözyaşlarımı özlemedim. Veripte tutmadığın sözlerini, Bencilliğini, Kalpsizliğini, Hem suçlu hem güçlü hallerini özlemedim. Beni görmezden gelişlerini özlemedim. Bana bir hiçmişim gibi davranışlarını özlemedim. En zor zamanlarımda yabancıymışım gibi muamelede bulunuşlarını özlemedim. Zaten hiç göremediğim desteğini özlemedim. Sözlerinle yaptıklarının uyuşmadığını izlemeyi özlemedim. Ağzından çıkanı kulağının duymayışını özlemedim. İşine gelince benden kaçışlarını özlemedim. Başkalarının problemleriyle daha çok ilgilendiğini izlemeyi özlemedim. Başkalarını daha çok güldürdüğünü seyretmeyi özlemedim. On adım geldiğim senin bir adım dahi gelmekten üşendiğini görmeyi özlemedim. Sadece bana değil,...

Biz Olalım Mı? -Şiir-

Bana ilham olmak ister misin? Şiirime isim, Hikayeme kahraman, Yüreğime şifa, Kalbime aşk, Hayatıma mutluluk, Ruhuma can, Özgürlüğüme paraşüt, Tenime koku... Beni alıp biz yapalım ister misin?

Seni Tanıyorum O kadar Ulaşılmazsın ki...

Yıllardır aşkın tarifini yapar herkes. En büyük yazarlardan, dağdaki çobanlara, ağır ceza hakimlerinden, ilkokul talebelerine kadar. Herkes kendi kelimeleriyle yansıtmaya çalışır hissettiği devasa duyguyu. Hepsi eksiktir, hepsi yarım. Tatmin olmaz Servantesler bile tarif ederken aşkı. Eksik kalır anlatımlar. Ben de eksiktim seni bulana kadar. Edemem tarifini, anlatamam sana seni. Bir kaşının, bir tel saçının benim için taşıdığı değeri. Bir tane kirpiğin düşse göz kapağından ok olur saplanır kalbime. Eksik lugatımdaki sözler ne yazacak kalemim anlatmaya çalışırken seni. Aşksa bunun adı evet aşığım, kavuşabilmekse sana o artık sadece rüyalarımda. Belki de budur seni aşk yapan. Ulaşılmazlığın, elde edilemezliğin, bir türlü sahip olamayaşım sana. Yanındayken bile dokundurmuyordun benliğine. Örülü duvarlarını yıktığımı sandığım her an daha yüksekleri, daha dayanıklılarıyla karşılaştım. Sende sahip olamadığım her şeye öyle bağımlıydım ki, benden sakladığın her an bağımlılığım daha da artıyor...

Bir Ömrüm Daha Olsa -Şiir-

Ben senin dudağının kıvrımlarını severim. Bir harf dökülmeden önce Saliseler içinde O kıvrılmaya başladığı anı, İlk kelimen kulağıma çarpana kadar, Bin kere severim. Ben senin parmaklarının, Adımı yazmaya başlamadan önce Kalemi tuttuğu zamana gidene kadar Kavrayışını düşünür, Kıvrılışlarını hayal eder, Bin kere gönlümü veririm. Ben senin dışını görür, İçini bilirim. Ruhunun ruhuma gelişini, Dokunmadan sarılışını, Almadan verdiği nefesi, Getirdiği bahar tazeliğini hisseder, Bin kere daha huzurunda eğilirim. Ben senin gelişini izlerim, Dünyalarım karışır Yeryüzü hiç olmayan bir şeye dönüşür, Beynim selamette hisseder ilk defa, Kalbimde acıdan eser yok, Ne geçmişin elemi, Ne geleceğin endişesi, Bin kere daha seni isterim. Bir ömrüm daha olsa bin kere daha seni dilerim..

Korkulu Kabuslar -Şiir-

Her yanım acı dolu, Korkulu kabusların sonu yok. Yaşanmış acı hatıralar Seni aradığımda yanar, Yaralarım kanar. Alevlerin sonu yok, İşkencelerin sonu olmadığı gibi. Burda umuda yer yok. Sonsuzluğun sonu geldi. Adım atacak halimiz yok.

Bir Sen -Şiir-

Ben bir geceyi bilirim Bir de gündüzü. Bir beyazı bilirim Bir de siyahı. Bir seni bilirim Bir de sensizken yaşadığım cehennemi. Bilemedim, bulamadım vasatları. Bir ifratı bilirim, Bir de tefriti. Ben bir seni sevdim Bir de senden sonra ölümü...

Tatlı Rüyam -Şiir-

Öyle işlemişsin ki içime, Yokluğunda dahi buluyorum seni. Hayalen tutuyorum ellerini, kenetliyorum kendime. Hapsoluyorum gözlerinde En derinlerine dalıyorum pınarlarında biriken yaşların. Kurduğum en güzel düşler seninle. Ettiğim dualar sana Bir ömür kollarında olmaya. Gözümü açtığım her sabah, Kapadığım her gece senin hayatımdaki varlığına gülümsüyorum. Sen yokken de varsın Kalbimde, zihnimde, ruhumu besleyen aşktasın. Yüreğimde biriken hasret, özlem, aşk, şehvet kalemime damlıyor. İlhamımsın. Sen benim tatlı rüyalarımdasın.

Biri -Şiir-

Sonbahar yaprakları gibi gözleri vardı. Derin, kahverengi, kışa dönük. Bana bakınca o yapraklar yeşerirdi, Sanki kışı gelmeden baharı gelirdi. Bir kokusu vardı, çimensi, çiçeksi, cennet rüzgarıydı. Genzimi değil ciğerimi yakardı. Her ayrıldığımızda gözünden damla damla yaş akardı. Çatısı akan evler gibi, büyük kovalara sığardı. Aynı zamanda çözemediğim problemleride vardı. Düğüm düğüm, sır sır bir şeyler saklardı. Cevabını bilmediğim soruları vardı. Ben boncuk boncuk terlerken bana bakardı. Suskunluğu vardı, Bir susunca dilsiz sanılırdı. Öyle biri vardı. Acaba gerçekten var mıydı?

Yarime Kavuşturmadan Alma Canımı -Şiir-

Yâr yâr diye ağlardım, Bilmezdim ne söylersen kanardım, Aşkınla yanar, aşkınla solardım, Yârime kavuşturmadan alma canımı Ya Rabbi! Gözlerimi sende bırakmışım kör olmuşum, Aşkınla yanıp kül olmuşum, Bir tebessümün için kölen olmuşum, Yârime kavuşturmadan alma canımı Ya Rabbi! Bilmezsin ki hergün ölürüm, Yüreğimdeki koru döndürürüm, Mecnunun leylasına döndüğüm, Yârime kavuşturmadan alma canımı Ya Rabbi! Kurban olmuşum gül yüzüne, Su gibi o ince tenine, Vurulmuşum dipsiz gözlerine, Yârime kavuşturmadan alma canımı Ya Rabbi!

Teslim Olmak -Şiir-

Çok tazesin henüz kalbimde Baharda açan papatyalar gibi. Çok temiz görünüyorsun gözüme Tüm masumiyetlerin simgesi gibi. Beni çeken mıknatısın adıydı masumiyetin. Kalbimi hançerleyen gözlerin Neden bu kadar sıradan hissettiriyor bana beni? Zaten senin için sıradanım değil mi? Dur, sakın kaygılanma. Hiçbir beklentim yok, olamazda. Bilmek istemiyorum hislerini, Kaldıracak cesaretim yokta... Çünkü ben, Henüz ufacık, küçücük bir kız çocuğuyum. Seni daha kazanmadan kaybetmekten korkuyorum. Biliyorum ve ağlayarak itiraf ediyorum, Senin gözlerinde kayboluyorum, Baktıkça derinine dalıyorum, Saydam bir okyanus gibi, Orda nefessiz kalmaktan korkuyorum. Desem ki sen farklısın, Herkesle aynı şeyi söylemiş olur muyum? Daha öncede çok duydun mu bu sözü? Karşına geçti mi biri? Yakalanan bir zanlı gibi, Ellerini kaldırıp 'Teslim oluyorum' dedi mi? Gözlerinin içinde mahcubiyetiyle, Ama cesur kendinden emin Haykirabildi mi sevdiğini?

Ben Bugün Herkes Gibiyim -Şiir-

Öldüğünü hissettiği halde kalbi atan, Boğulup boğulup kafasını bir an su yüzüne çıkarma fırsatı bulan bir hayat gibiyim. Vurulmuş, can çekişip ruhunu veremeyen bir ceylan, Yanıp yanıp sönemeyen kor alevler, Çağla çağla akarken kuruyan dereler, Uzun süredir doğumhanede bebek bekleyen sancılı bir kadın gibiyim. Yumrusu açılamayan bir el gibi nefesim. Sırları söyleyemeyen rahip, Konuşamayan bir lâl, Çölde yolunu şaşırmış bir bedevi, Omuzlari taşıdıklarının ağırlığıyla ezilmiş bir hamal gibiyim. Her yerini kurtlar sarmış kemiren  Eyüp gibiyim. Balığın karnında ki Yunus gibiyim. Kör kuyuda ki Yusuf gibiyim. Strumada ki Yahudiler, Katledilen Ermeniler, Mavi alaya katılmış Kırımlılar gibiyim. Ben bugün herkes gibiyim.

Bilirsin Sen Beni -Şiir-

Sen beni bilirsin. Başka ellerde açmayacağımı bilirsin. Susuzluktan kurusamda başka sulara kanmayacağımı bilirsin. Sen beni bilirsin. Renklerim vardır, dallarım, yapraklarım. Sen yoksan dikenlerim vardır, Hem kanar hem kanatırım. Sen beni bilirsin. Rüzgar olsan dökülürüm ayaklarının altına, Güneş olsan açarım yamacında. Sen beni bilirsin. Bir parça ilgi göstersen sarmaşık olurum etrafında. Bir sırt dönsen kurur ölürüm toprağında. Sen beni bilirsin. Bilirsin sen beni...

Kıyısında Dolaştığım Bir Deniz -Şiir-

Sarhoş oldum Dudağından içtiğim aşk şarabından, Gözlerinden kalbime akan nur hüzmelerinden, Aldığım kokundan... Sahi neydi o Misk-i Amber mi? Peki ya gülümserken yüzünde beliren derin çizgiler? Beni hendeğine hapsetmek için yüzüne kazılmış çukurlar mı? Dedim ya Kafam yerinde değil, Kalbimi hiç saymıyorum bile. Kıyısında dolaştığım bir DENİZ görüyor gözüm sadece, Dalıp gittim içine. İyi bir yüzücü müydüm ben? Bunu dahi umursamadan dalıyorum en diplerine. Boğulma ihtimalim var, Balıklara yem olabilirim. Kemiklerim ortaya çıkana kadar etlerimden sıyrılabilir, bin bir parçaya ayrılabilirim. Ama korkmuyorum. Öleceksemde yalnız, kuru çöllerde değil, Senin serin sularında ölmeliyim.

Yaralarım Kapanıyor -Şiir-

Sen dünyadaki son aşk değilsin Ben yine severim. Sen dünyadaki tek Deniz değilsin Ben okyanuslara giderim. Açık yaralarımın kanaması durdu Elbet bir gün kapanır. Derdim efkarın tarifine doydu Kalbim zevke yaraşır. Ağlamaktan şişen gözlerim kapandı Şimdi mutluluğa açılır. Tıkanan damarlarım kanadı Yüzüm al renge boyanır.

Yalnızız - Aşk ve Psikolojik Roman Analizi - Peyami Safa

Yalnızız romanı 1951 yılında yayınlanmıştır. Peyami Safa'yı bilen bilir, durmadan iyiye, güzele, hakikate koşan bir sanatçıydı. O da tıpkı benim gibi -izm'lerden hoşlanmazdı. Kemalizm, anarşisizm, feminizm gibi... Tek yönlü değildi. Benim çok sevdiğim bir sözü temsil ederdi; fikirlerinin kölesi değil, sahibiydi. Hiç değişmeyen hatta gittikçe güçlenen, her romanında görebileceğiniz bir Müslüman-Türk şuuruna sahipti.  Sanatkarların  ister istemez bir içtimai görüşün temsilcisi olduğunu savunurdu. Roman kahramanlarından biri romancının düşüncelerinden, hayatından izler taşıyacağını düşünürdü ki bu çok yerinde bir tespitti. Yalnızız romanının dili biraz ağırdır. Türü psikolojik ve aşk romanıdır. İnsan ruhunun aktarımı ve toplumsal sorunlar iç içe geçmiştir. Roman bir şüphe motifiyle başlıyor ve tereddütler içinde devam ediyor. Sınırlı olaylara sahiptir. Karakterlerimizden Samim, içinde yaşadığı hayatın, karakterin analizini yapmaya çalışırken Simeranya adlı hayali dünyayı inş...